galatasarayici@hotmail.com adresinden bizle irtibata geçebilirsiniz..
(ekşi sözlük yazarları tarafından hayat verilmektedir..)

13 Nisan 2010 Salı

ruhsuzluk

"11 nisan ali sami yen tribün protestosu" diyarbakır maçının çok çok önüne geçti. beklenen ve istenen de buydu galiba.


basın köşeciklerinde ve bloglarda her türlü yorum vardı; “az bile olmuş” diyenden, “taraftara yuh” diyenlere, arda turan için ağlayıp sızlayandan, 2 gün önce ana avrat düz gittiği jo’ ya methiyeler düzene, yok bursa puan kaybetmişmiş de bu maçta bu yapılırmıymış diyenden “bu adamları 2 ay önce 1000 kişi havaalanında karşılamadı mı” diyene hatta hatta “taraftar gitsin takım şampiyon olur” diyene kadar her cins tepki vardı. bu tepkiler hiç de şaşırtıcı ve abartılı değil, tıpkı dün ali sami yen’de olanlar gibi.
“sapına kadar haklı bir tepki” tarafındayım. bu tepkinin ana nedeni ne giden şampiyonluk, kupa, ne sıralamadaki konum ne de derbi yenilgisi. ana neden “RUHSUZLUK” tur baylar, bayanlar.


“arda kızarkadaşıyla sinemaya gitmiş, nolmuş yani” diyenler; kaptana tepki sinemaya gittiği için değil, bu sezon kaptanlık pazubandı sonrası yaşadığı “ne oldum lan be” tavrıdır. geçen sezon attığı attırdığı gollerden sonra yaşadığı coşku, sevinç, gülücükler, hırs gitmiş yerine içi boş bir tavır gelmiş. üstüne vazife olmayan işlere karışma, “milli takım hocası o olmasın bu olsun” demeler. birşeylere birilerine küsmüşmüş. ah canım benim, kıyamam! ne bekliyordu, acaba, “kaptanım lan ben, ister oynarım ister tavır yaparım, en büyük gassaraylı benim” diye ortada gezsin, sahada koşuyormuş, oynuyormuş gibi yapsın taraftarda kayıtsız şartsız ona tapınsın. oldu canım, ekmek var yer misin?
jo! profesyonelmiş, özel hayat onunmuş. yeni gelmişmiş, 3 gol atmışmış, elinden geleni yapıyormuş. yesinler canım! biz de koyunuz ya. sahada 15 dakikada 15 ofsayta düşsün biz de alkışlayalım, yok öyle 3 kuruşa 5 köfte!
o golü her kaleci yiyebilirmiş, maçın son 20 dakikası zaten herkes ıslıklamış, bu kadar yetmezmiymiş. yetmez canım ciğerim. bazen 1 gol tüm sezonun içine ediyor işte. kalecilik de böyle bir şey işte. yılda bilmem kaç milyon euro cebe indir, sonra yok lensimi unutmuşum, yok ayağım kaymış, önüme adam çıktı diye kıvır. sonra da duygu sömürüsü, ailesi yanında değilmiş de onları özlüyormuş da. milyon eurolar kontrata imza atmadan önce nerdeydi aklın.


bu adamların en kötüsünün kontratı yılda temiz bir teklik (miyon euro!). sonra çıkıp duygu sömürüleri, dünyam yıkıldı ebediyatı, bırakıp giderim buraları, keyfimi kaçırıyorlar röportajları, şımarıklıklar... yemezler!


“taraftar tepkiyi abarttı” diyenler, peki takım “ruhsuzluk” u abartmadı mı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder